Temmuz Ayı Değerlendirmesi
Artık her ay bu şekilde değerlendirme yapıp neler okudum, neler aldım göreyim istiyorum. Umarım üşenmez her ay sürdürmeyi başarabilirim.
Bu ay yaşadığım bir kaç kötü olay ve doğum günüm okuma potansiyelimi bir hayli etkiledi maalesef.
Umarım Ağustos ayı daha verimli geçer.
Gelelim Temmuz Ayı Alınanlara;
Tess Gerritsen - Cerrah
Tess Gerritsen - Çırak
Tess Gerritsen - Günahkar
Tess Gerritsen - Aşk Ölümden Uyanıştır
Tess Gerritsen - Gölgesizlerin Tutkulu Dansı
Tomris Uyar - Metal Yorgunluğu
Emrah Serbes - Erken Kaybedenler
French Oje - Keşke Ben Uyurken Gitseydin
Mustafa Kutlu - Mavi Kuş
Aslı Erdoğan - Bir Delinin Güncesi
Arthur Golden - Bir Geyşanın Anıları
Müge İplikçi - Kül ve Yel
Paulo Coelho - Veronika Ölmek İstiyor
Knut Hamsun - Victoria
Ve Temmuz Ayı Okunanlar;
Albert Camus - Tersi ve Yüzü
Deniz Erturhan - Kim Lan Bu Hayatımın Erkeği?
French Oje - Keşke Ben Uyurken Gitseydin
Jose Mauro De Vasconcelos - Şeker Portakalı
Müge İplikçi - Kül ve Yel
Tess Gerritsen - Bıçak Sırtı
Tess Gerritsen - Aşk Ölümden Uyanıştır
Tess Gerritsen - Cerrah
ve Tess Gerritsen - Çırak ile yarın bu ayı bitirmiş olucam.
Yaptığım değerlendirme sonucun da Aşk Ölümden Uyanıştır'ı blogta yorumlamadığımı farkettim. İlk fırsatta onu da yorumlamayı düşünüyorum.
Temmuz ayı biterken, size musmutlu geçecek bir Ağustos ayı diliyorum.
30 Temmuz 2013 Salı
29 Temmuz 2013 Pazartesi
Müge İplikçi - Kül ve Yel || Kitap Yorumu
Kitabın Adı: Kül ve Yel
Yazarın Adı: Müge İplikçi
Sayfa Sayısı: 229
Baskı Yılı: İstanbul, 2004
Yayınevi : Alkım Yayınevi
Dili: Türkçe
Arka Kapak:
Müge İplikçi, Kül ve Yel'de bir ailenin yıllara yayılan öyküsünü, hatırlamak ve unutmak temalarından hareketle anlatıyor. Romanın ana kahramanı olan Fehime'nin, Yelkovankuşu adlı semtte başlayan serüveni, manolya ağaçlı bir evin odalarında farklı koku ve renklerle şekillenmiştir. Alzheimer hastalığına yakalandıktan sonra bir bakımevine kapatılan Fehime, odasında sürekli olarak televizyon seyreder. Ailesinin yaşadıklarını bir hatırlayıp bir unutur. Ve o sırada çıkan savaşı, Yelkovankuşu'nun hemen yakınlarında Şerbetçi'deki deri fabrikalarında 20 yıl önce çıkan yangınla özdeşleştirir. Yaşlı Fehime'de şimdiki zaman, geçmiş zamanın içerisindedir, tıpkı, mekanın mekanın içerisinde oluşu gibi.
Müge İplikçi, hatırlamak - unutmak ve ötesinin dehlizlerine bizi davet ederken, tıpkı diğer kitaplarında olduğu gibi, Kül ve Yel'de de an'ın içerisinde oynamayı seviyor.
(Arka kapaktan)
Değerlendirmem:
Ne yazar daha önce duyduğum, aşina olduğum bir yazardı
nede kitapla daha önce bir karşılaşmışlığım vardı.
Okuma Şenliği kapsamında ki şartlardan birinde benimle aynı ada sahip yazar yada kitap karakteri lazım olunca Müge İplikçi'ye denk geldim google'da ve bu kitabını seçtim (biraz ismi birazda kapağı sevdim)
Açıkcası kitabı kapağı kadar sevmedim, sevemedim.
Yavaş ilerlediği yetmezmiş gibi Fehime bir geçmişi hatırlıyor bir unutuyor derken insanı aptala çeviriyor. Etkinlik kapsamında olmasa yarım bile bırakabilirdim ancak dişimi sıkıp bitirdim.
Ve sanırım sevgili adaşımla yollarımız bir daha zor kesişir.
Puanım:5/1
Yazarın Adı: Müge İplikçi
Sayfa Sayısı: 229
Baskı Yılı: İstanbul, 2004
Yayınevi : Alkım Yayınevi
Dili: Türkçe
Arka Kapak:
Müge İplikçi, Kül ve Yel'de bir ailenin yıllara yayılan öyküsünü, hatırlamak ve unutmak temalarından hareketle anlatıyor. Romanın ana kahramanı olan Fehime'nin, Yelkovankuşu adlı semtte başlayan serüveni, manolya ağaçlı bir evin odalarında farklı koku ve renklerle şekillenmiştir. Alzheimer hastalığına yakalandıktan sonra bir bakımevine kapatılan Fehime, odasında sürekli olarak televizyon seyreder. Ailesinin yaşadıklarını bir hatırlayıp bir unutur. Ve o sırada çıkan savaşı, Yelkovankuşu'nun hemen yakınlarında Şerbetçi'deki deri fabrikalarında 20 yıl önce çıkan yangınla özdeşleştirir. Yaşlı Fehime'de şimdiki zaman, geçmiş zamanın içerisindedir, tıpkı, mekanın mekanın içerisinde oluşu gibi.
Müge İplikçi, hatırlamak - unutmak ve ötesinin dehlizlerine bizi davet ederken, tıpkı diğer kitaplarında olduğu gibi, Kül ve Yel'de de an'ın içerisinde oynamayı seviyor.
(Arka kapaktan)
Değerlendirmem:
Ne yazar daha önce duyduğum, aşina olduğum bir yazardı
nede kitapla daha önce bir karşılaşmışlığım vardı.
Okuma Şenliği kapsamında ki şartlardan birinde benimle aynı ada sahip yazar yada kitap karakteri lazım olunca Müge İplikçi'ye denk geldim google'da ve bu kitabını seçtim (biraz ismi birazda kapağı sevdim)
Açıkcası kitabı kapağı kadar sevmedim, sevemedim.
Yavaş ilerlediği yetmezmiş gibi Fehime bir geçmişi hatırlıyor bir unutuyor derken insanı aptala çeviriyor. Etkinlik kapsamında olmasa yarım bile bırakabilirdim ancak dişimi sıkıp bitirdim.
Ve sanırım sevgili adaşımla yollarımız bir daha zor kesişir.
Puanım:5/1
Etiketler:
Alkım Yayınevi,
bir,
kül ve yel,
Müge İplikçi,
okudum bitti
28 Temmuz 2013 Pazar
Tess Gerritsen - Cerrah || Kitap Yorumu
Orjinal Adı: The Surgeon
Türkçe Adı: Cerrah
Yazarın Adı: Tess Gerritsen
Çevirmen: Ali Cevat Akkoyunlu
Sayfa Sayısı: 300
Baskı Yılı: 2009
Yayınevi: Doğan Kitap
Dili: Türkçe
Arka Kapak:Cerrah bizimle konuşuyor. Ve bu tedirgin edici sohbetten kan sızıyor...
Bu romanın her satırından kan sızıyor... Kitaba adını veren, planlı ve kanlı katil Cerrah gerilimi her an ayakta tutuyor.
Dr. Catherine Cordell Savannahda seri cinayetler işleyen bir katilin vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi Bostondadır. Ancak başka bir katil bu kentte de gerilim yaratmaktadır. Kadınların rahimlerini kesip alan ve korkunç işkencelere tabi tutan adama Cerrah adı verilmektedir. Catherine Cordell birdenbire bu katilin de hedefi haline gelecektir.
Çok satanlar listesinin müdavimlerinden Tess Gerritsenin insan bedenini ve ruhunu en ince ayrıntısına kadar tarif ettiği tıbbî gerilim romanlarından beşincisi olan Cerrah, inandırıcı kahramanları, sürükleyici diyalogları ve sürekli tırmanan gerilim duygusuyla bu türü sevenlerin hayran olacağı tarzda bir roman. Doğan Kitapın yılın gerilim romanı olmasını beklediği Cerrahda Gerritsen tıpkı kahramanının neşterini kullandığı gibi kalemini ustaca oynatıyor.
Kitaptan bir bölüm...
"Kanlarından tanıyacağım onları.
Raftaki tahlil tüplerini, çikolata kutusunun içindekileri ağzı sulanarak, hangisinin daha lezzetli olduğuna karar vermeye çalışan birinin oburluğuyla seyrediyorum. Kanımız en az bizler kadar özel, zaten çıplak gözle bile parlak kırmızıdan vişneçürüğüne kadar çeşitli tonları fark edebiliyorum. Bize bu geniş renk paletini neyin verdiğini iyi biliyorum; mesela kırmızı, farklı oksijenlenme aşamalarındaki hemoglobinden geliyor. Bu sadece kimya, kimyadan başka bir şey değil, ama şey, böyle bir kimyanın gücü insanı sarsmaya, dehşete düşürmeye yetiyor. Kanın görüntüsü bile hepimizi etkiliyor.
Her gün görmeme rağmen, kan beni hâlâ heyecanlandırıyor."
(sayfa 232)
(Tanıtım Yazısından)
"Tüyler üpertici... Cerrah okuru daha ilk sayfadan avucunun içine alacaktır."
- Chiago Tribune
"Yüreğinizin çarpmasına, nabzınızın hızlanmasına hazırlanın... Eğer aradığınız yüksek voltajlı gerilimse, doğru kitabı buldunuz demektir."
- Romantic Times
"Sürükleyici... Kitabı okurken kapınızın kilidini bir daha kontrol edeceksiniz."
- The Gazette
Değerlendirmem: Öncellikle Cerrah çoğunluğun olduğu gibi benim ilk Tess Gerritsen kitabım değildi. Bıçak Sırtını okuduktan sonra Rizzoli & Isles'a başlamıştım dizi olarak doğal olarak bir bilgim vardı kitap ile ilgili ama kitabı okurken dizi ve kitabın bambaşka olduğunu gördüm. Zaten dizi Cerrah kitabının sonundan başlıyor.
Neyse kitaba gelirsek; Cerrah, Rizzoli & Isles serisinin ilk kitabı.
Genel olarak güzeldi sürükledi ama kitabın içinde bir kopukluk sezdim. Cerrah'ın iç konuşmaları ve o an olanların arası bıçak kesiği gibi geçişler insanın aklını bulandırıyor.
Ve bir eksi olarak kitapta gereğinden fazla tıbbi terim geçtiğini düşünüyorum.
Onun dışında kitapta heyecan hiç düşmedi.
Tıp fakültesinden atılan bir adamın seri cinayetlerini anlatıyor ancak bunlar sıradan cinayetler değil. Katil kurbanlarını rastgele seçmiyor. Kurbanlar birbirinden habersiz ancak çok büyük ortak özellikleri olan kadınlar.
Ama asıl hedef Dr. Catherine Cordell.
Bir insanın nasıl sapkın fantazilere sahip olabileceğini görmek gerçekten dehşet verici.
Daha fazla detay verip heyecanını kaçırmak istemiyorum. Okuyun, ürperdiğinizi göreceksiniz.
Puanım:5/4
Altı Çizili Cümleler:
* Hayatında belirli bir düzeni ne kadar korumaya çalışırsan çalış, kendini yanlışlara, kusurlara karşı ne kadar korumak istersen iste,
her zaman gözden kaçıracağın bir leke, bir hata olacaktır. Seni hep bir sürpriz bekleyecektir.
* Kötülük ölmüyor. Asla ölmüyor. Sadece yeni bir yüze, yeni bir isme bürünüyor.
Bize sadece bir kez dokunması, bir daha çarplmaya karşı bağışıklığımız olduğu anlamına gelmiyor.
Yıldırım da aynı yere iki kere düşebilir.
Türkçe Adı: Cerrah
Yazarın Adı: Tess Gerritsen
Çevirmen: Ali Cevat Akkoyunlu
Sayfa Sayısı: 300
Baskı Yılı: 2009
Yayınevi: Doğan Kitap
Dili: Türkçe
Arka Kapak:Cerrah bizimle konuşuyor. Ve bu tedirgin edici sohbetten kan sızıyor...
Bu romanın her satırından kan sızıyor... Kitaba adını veren, planlı ve kanlı katil Cerrah gerilimi her an ayakta tutuyor.
Dr. Catherine Cordell Savannahda seri cinayetler işleyen bir katilin vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi Bostondadır. Ancak başka bir katil bu kentte de gerilim yaratmaktadır. Kadınların rahimlerini kesip alan ve korkunç işkencelere tabi tutan adama Cerrah adı verilmektedir. Catherine Cordell birdenbire bu katilin de hedefi haline gelecektir.
Çok satanlar listesinin müdavimlerinden Tess Gerritsenin insan bedenini ve ruhunu en ince ayrıntısına kadar tarif ettiği tıbbî gerilim romanlarından beşincisi olan Cerrah, inandırıcı kahramanları, sürükleyici diyalogları ve sürekli tırmanan gerilim duygusuyla bu türü sevenlerin hayran olacağı tarzda bir roman. Doğan Kitapın yılın gerilim romanı olmasını beklediği Cerrahda Gerritsen tıpkı kahramanının neşterini kullandığı gibi kalemini ustaca oynatıyor.
Kitaptan bir bölüm...
"Kanlarından tanıyacağım onları.
Raftaki tahlil tüplerini, çikolata kutusunun içindekileri ağzı sulanarak, hangisinin daha lezzetli olduğuna karar vermeye çalışan birinin oburluğuyla seyrediyorum. Kanımız en az bizler kadar özel, zaten çıplak gözle bile parlak kırmızıdan vişneçürüğüne kadar çeşitli tonları fark edebiliyorum. Bize bu geniş renk paletini neyin verdiğini iyi biliyorum; mesela kırmızı, farklı oksijenlenme aşamalarındaki hemoglobinden geliyor. Bu sadece kimya, kimyadan başka bir şey değil, ama şey, böyle bir kimyanın gücü insanı sarsmaya, dehşete düşürmeye yetiyor. Kanın görüntüsü bile hepimizi etkiliyor.
Her gün görmeme rağmen, kan beni hâlâ heyecanlandırıyor."
(sayfa 232)
(Tanıtım Yazısından)
"Tüyler üpertici... Cerrah okuru daha ilk sayfadan avucunun içine alacaktır."
- Chiago Tribune
"Yüreğinizin çarpmasına, nabzınızın hızlanmasına hazırlanın... Eğer aradığınız yüksek voltajlı gerilimse, doğru kitabı buldunuz demektir."
- Romantic Times
"Sürükleyici... Kitabı okurken kapınızın kilidini bir daha kontrol edeceksiniz."
- The Gazette
Değerlendirmem: Öncellikle Cerrah çoğunluğun olduğu gibi benim ilk Tess Gerritsen kitabım değildi. Bıçak Sırtını okuduktan sonra Rizzoli & Isles'a başlamıştım dizi olarak doğal olarak bir bilgim vardı kitap ile ilgili ama kitabı okurken dizi ve kitabın bambaşka olduğunu gördüm. Zaten dizi Cerrah kitabının sonundan başlıyor.
Neyse kitaba gelirsek; Cerrah, Rizzoli & Isles serisinin ilk kitabı.
Genel olarak güzeldi sürükledi ama kitabın içinde bir kopukluk sezdim. Cerrah'ın iç konuşmaları ve o an olanların arası bıçak kesiği gibi geçişler insanın aklını bulandırıyor.
Ve bir eksi olarak kitapta gereğinden fazla tıbbi terim geçtiğini düşünüyorum.
Onun dışında kitapta heyecan hiç düşmedi.
Tıp fakültesinden atılan bir adamın seri cinayetlerini anlatıyor ancak bunlar sıradan cinayetler değil. Katil kurbanlarını rastgele seçmiyor. Kurbanlar birbirinden habersiz ancak çok büyük ortak özellikleri olan kadınlar.
Ama asıl hedef Dr. Catherine Cordell.
Bir insanın nasıl sapkın fantazilere sahip olabileceğini görmek gerçekten dehşet verici.
Daha fazla detay verip heyecanını kaçırmak istemiyorum. Okuyun, ürperdiğinizi göreceksiniz.
Puanım:5/4
Altı Çizili Cümleler:
* Hayatında belirli bir düzeni ne kadar korumaya çalışırsan çalış, kendini yanlışlara, kusurlara karşı ne kadar korumak istersen iste,
her zaman gözden kaçıracağın bir leke, bir hata olacaktır. Seni hep bir sürpriz bekleyecektir.
* Kötülük ölmüyor. Asla ölmüyor. Sadece yeni bir yüze, yeni bir isme bürünüyor.
Bize sadece bir kez dokunması, bir daha çarplmaya karşı bağışıklığımız olduğu anlamına gelmiyor.
Yıldırım da aynı yere iki kere düşebilir.
Etiketler:
cerrah,
Doğan Kitap,
dört,
okudum bitti,
rizzoli and isles,
tess gerritsen
26 Temmuz 2013 Cuma
Kitap Alışverişi
Aslında fotoğraflayamayacaktım ama kuzenim bize gelince onun telefonu ile hallettim bu telefonsuzluk ne melal dertmiş arkadaş, elim ayağım gibiymişte farkedemedim. Neyse.
Burda bahsettiğim kitap şenliği kapsamında alınacak bir kitabım vardı.
(11. madde olan romanın yazarı veya karakterlerinden birinin adı veya soyadı kendisininkiyle aynı olan bir kitap)
Bende Müge İplikçiyi seçmiş bulundum istediğim kitabı olarak da Kül ve Yel'i seçtim D&R'da da olmayınca İdefix'ten sipariş ettim.
Tabi her zaman olduğu gibi tek kitapla yetinemedim elim ayağım rahat durmadı beraberinde Aslı Erdoğan - Bir Delinin Güncesi'ni de aldım. Uzun zamandır merak ettiğim bir yazardı zaten Aslı Erdoğan eğer beğenirsem ve içime sinerse diğer kitaplarını da edinmeyi düşünüyorum.
İdefix'in en sevdiğim yanı ise siparişle beraber Sabit Fikir'in o ay ki sayısını da yolluyorlar.
Merak eden olursa diye;
Kül ve Yel: 9.38 tl
Bir Delinin Güncesi: 7.30 tl
25 Temmuz 2013 Perşembe
French Oje - Keşke Ben Uyurken Gitseydin || Kitap Yorumu
Kitabın Adı: Keşke Ben Uyurken Gitseydin
Yazarın Adı: French Oje
Sayfa Sayısı: 299
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe
Yayınevi: Okuyan Us Yayınları
Değerlendirmem: Açıkçası Erkek Dedikodusu kitabını hiç sevmemiş yarım bırakmıştım ve ikincisini de alma gereği duymamıştım. Fakat bu tek kalemden çıktığı ve farklı yapıya sahip olduğu için alıp almamakta kararsız kaldım. Bir arkadaşım çok cici deyince aldım okudum. Bu sabah başlamıştım gün içerisinde de bitti zaten. Öyle harikaydı diyemicem. Edebi bir yanı yok ama eğlendirmedi de diyemem. Genel anlamda Renda ile Bertan'ın aşk hikayesini konu ediyor. Bir ilişkinin git gellerini gözden geçiriyor vs. Sonra Bertan gidiyor Selim geliyor ancak Selim evli. İki kadın arasında kalıyor.
Kimi seçiyor bu aşk dörtgeninde neler oluyor kitabı okuyarak öğrenebilirsiniz. Tam yaz mevsimine uygun çerezlik kitap yalnız yazar kitabın sonunda acayip derece de merakta bırakıyor okuyucuyu.
Puanım:5/3
Altı çizili cümleler:
Yazarın Adı: French Oje
Sayfa Sayısı: 299
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe
Yayınevi: Okuyan Us Yayınları
Renda, kimine göre saf, kimine göre kurnaz, kimine göre şirin, kimine göre şanslı, kimine göre umutsuz âşık, kimine göreyse vazgeçilmez bir kadın, aynı senin gibi...
Bazen ulaşılmaz, bazen yapışkan; bazen tatlı, bazen yaka silktiren. Bazen çok genç, bazen çok olgun. Kime sorsan farklı anlatıyor. Aynı seni anlattıkları gibi...Rendanın anlattıklarının tamamına inanmamak gerekiyor sanki. Bazen abartıyor, bazen çok pembe görüyor, bazense hiç "anlamıyor". Aynı sen gibi...Onu okurken, ona bazen kızıyorsun, bazen acıyorsun, onu bazen seviyorsun, bazen ondan nefret ediyorsun. Bazen tanımak istiyorsun, bazen "aman benden uzak olsun" diyorsun. Aynı senin için de düşündükleri gibi...Tatlı hayalleri, ulaşılmaz hedefleri, aniden dönen şansı ve kararsız kaldığı anlar var, aynı hepimiz gibi...Renda, belki de partide sırt sırta olduğun, sinemada arka sıranda oturan, kasa kuyruğunda arkanda bekleyen, mağazada elini aynı elbiseye attığın, aynı spor salonuna kayıtlı olduğun, restoranda yemek yediğin masada senden önce yemek yiyen biri.Onun dünyasına girmeye hazır mısın?
Değerlendirmem: Açıkçası Erkek Dedikodusu kitabını hiç sevmemiş yarım bırakmıştım ve ikincisini de alma gereği duymamıştım. Fakat bu tek kalemden çıktığı ve farklı yapıya sahip olduğu için alıp almamakta kararsız kaldım. Bir arkadaşım çok cici deyince aldım okudum. Bu sabah başlamıştım gün içerisinde de bitti zaten. Öyle harikaydı diyemicem. Edebi bir yanı yok ama eğlendirmedi de diyemem. Genel anlamda Renda ile Bertan'ın aşk hikayesini konu ediyor. Bir ilişkinin git gellerini gözden geçiriyor vs. Sonra Bertan gidiyor Selim geliyor ancak Selim evli. İki kadın arasında kalıyor.
Kimi seçiyor bu aşk dörtgeninde neler oluyor kitabı okuyarak öğrenebilirsiniz. Tam yaz mevsimine uygun çerezlik kitap yalnız yazar kitabın sonunda acayip derece de merakta bırakıyor okuyucuyu.
Puanım:5/3
Altı çizili cümleler:
- Bazen umutsuzca sadece onunla iletişimde olmak için mesajlaşırsın. Hiçbir yere gitmez ama birbirinizden hoşlandığınızın resmidir bu.
- O sabahın her bir saniyesi huzurdu. Her anı. Her anında sevildim, yanından hiç gitmek istemedim.
- Yanında çok mutluysam aşık olmaya çok da gerek kalmıyor zaten...
- Aşık olup aşkını söyleyememek, aşk yaşayamamak bence büyük acı. Kolun kırık gezmek gibi.
- İnsan içine içine ağlar mı? Ağlıyormuş demek ki, içime akan her neyse, beni yakıyordu.
- Belki de doğru olan, mutluluğu bulmaktı, önüne gelende mutluluğu aramak değil, ondan mutluluk dilenmek de değil, mutlu olacağını bildiğin insanı alıp yanında tutmaktı.
3. kitabımızda bitmiş bulunuyor. (:
24 Temmuz 2013 Çarşamba
Jose Mauro De Vasconcelos - Şeker Portakalı || Kitap Yorumu
Orjinal Adı: O Meu Pe de Laranja Lima
Türkçe Adı: Şeker Portakalı
Yazarın Adı: Jose Mauro De Vasconcelos
Çevirmen: Aydın Emeç
Sayfa Sayısı: 208
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Yayınları
Arka Kapak:
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelosun başyapıtı Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü"dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelosun çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zezenin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı "yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını" söyler.
Aydın Emeçin, güzel Türkçesiyle dilimize armağan ettiği Şeker Portakalının başkahramanı Zezenin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı romanlarında izleyebilirsiniz.
Değerlendirmem: Herkesler gibi çocukluğumda okudum tekrar okuyorum diyemicem maalesef kitabı uzun senelerdir duyup senelerdir de kütüphanemde durduğu halde okumadım. Neden bende bilmiyorum. Ama okuma şenliği kapsamında Zeze ile de tanışmış oldum. Ve kendime çok kızdım bu kadar geç kaldım diye. Kitapta 5 yaşındaki bir çocuğun tertemiz kalbi ile delidolu ruhu arasında gidip gelen hayatına konuk olurken bir anda o hayatın bir parçası oluyorsunuz. Yoksulluğun bir çocuğu nasıl olgunlaştırdığını görüyorsunuz. Yaşadığı acıları kendi acınız mış gibi hissedip yüreğiniz burkuluyor. Yine onun mutluluklarıyla mutlu oluyorsunuz. Öyle güzel bir çocuk ki karşıınızda ki hayran olmamak elde değil. O hayal dünyasında kaybolmak.. Her şeyin dışında kitapta öylesine büyük bir dostluğa şahit oluyorsunuz ki.
Ancak sonlarda yaşadığı büyük acı içinize oturuyor. Gözlerimden akan yaşlara engel olamadım.
Onu bunca sene ihmal ettiiğim için Zeze'den özür diliyorum. En kısa zamanda Güneşi Uyandıralım ve Delifişek'i de okuyacağım. İçinizde benim gibi 'hala' okumamış olan varsa bir an önce okusun , pişman olmayacak kesinlikle.
Puanım:5/5
Altı Çizili Cümleler:
Etkinlik kapsamındaki 2. kitabımı da bitirmiş bulunuyorum.
Bir de bunu dinleyin!!
Türkçe Adı: Şeker Portakalı
Yazarın Adı: Jose Mauro De Vasconcelos
Çevirmen: Aydın Emeç
Sayfa Sayısı: 208
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Yayınları
Arka Kapak:
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelosun başyapıtı Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü"dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelosun çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zezenin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı "yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını" söyler.
Aydın Emeçin, güzel Türkçesiyle dilimize armağan ettiği Şeker Portakalının başkahramanı Zezenin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı romanlarında izleyebilirsiniz.
Değerlendirmem: Herkesler gibi çocukluğumda okudum tekrar okuyorum diyemicem maalesef kitabı uzun senelerdir duyup senelerdir de kütüphanemde durduğu halde okumadım. Neden bende bilmiyorum. Ama okuma şenliği kapsamında Zeze ile de tanışmış oldum. Ve kendime çok kızdım bu kadar geç kaldım diye. Kitapta 5 yaşındaki bir çocuğun tertemiz kalbi ile delidolu ruhu arasında gidip gelen hayatına konuk olurken bir anda o hayatın bir parçası oluyorsunuz. Yoksulluğun bir çocuğu nasıl olgunlaştırdığını görüyorsunuz. Yaşadığı acıları kendi acınız mış gibi hissedip yüreğiniz burkuluyor. Yine onun mutluluklarıyla mutlu oluyorsunuz. Öyle güzel bir çocuk ki karşıınızda ki hayran olmamak elde değil. O hayal dünyasında kaybolmak.. Her şeyin dışında kitapta öylesine büyük bir dostluğa şahit oluyorsunuz ki.
Ancak sonlarda yaşadığı büyük acı içinize oturuyor. Gözlerimden akan yaşlara engel olamadım.
Onu bunca sene ihmal ettiiğim için Zeze'den özür diliyorum. En kısa zamanda Güneşi Uyandıralım ve Delifişek'i de okuyacağım. İçinizde benim gibi 'hala' okumamış olan varsa bir an önce okusun , pişman olmayacak kesinlikle.
Puanım:5/5
Altı Çizili Cümleler:
- Kimseden hiçbir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum. (Syf 47)
- Uyuyalım. İnsan uyudu mu her şeyi unutur. (Syf 49)
- Bazen büyük insanları anlamak ne güç oluyordu! (Syf 62)
Etkinlik kapsamındaki 2. kitabımı da bitirmiş bulunuyorum.
Bir de bunu dinleyin!!
21 Temmuz 2013 Pazar
Albert Camus - Tersi ve Yüzü || Kitap Yorumu
Orjinal Adı : L'Envers et L'Endroit
Tükrçe Adı: Tersi ve Yüzü
Yazar: Albert Camus
Çevirmen: Tahsin Yücel
Sayfa Sayısı: 80
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Yayınları
Arka Kapak:
"Brice Parain, sık sık, yazdıklarımın en iyisini bu küçük kitabın içerdiğini ileri sürer... Hayır, aldanıyor, çünkü deha bir yana bırakılırsa, insan yirmi iki yaşında yazı yazmasını pek bilemez. Ama Parainin söylemek istediğini anlıyorum.Bu acemice sayfalarda, sonradan yazdıklarımdakilerden daha çok gerçek aşk bulunduğunu söylemek istiyor, haksız da değil... Bu sayfaların yazıldığı zamandan beri, yaşlandım, çok şeyler görüp geçirdim. Sınırlarımı, sonra hemen hemen bütün zayıflıklarımı tanıyarak kendi hakkımda bilgi edindim... Herkes gibi ben de düşlerim bazı bazı. Ama iki sakin melek onun eşiğinden hiçbir zaman geçirmediler beni; biri dostum yüzünü gösterir, öbürü düşmanın suratını. Evet, bütün bunları biliyorum, aşkın neye patladığını da öğrendim ya da aşağı yukarı. Ama yaşamın kendisi hakkında, "Tersi ve Yüzü"nde acemice söylenenden daha fazlasını bilmiyorum."
Değerlendirmem:
Kitap yazarın 20'li yaşlarda yazdığı denemelerden oluşuyor. Ama o yaşlarda dahi nasıl büyük bir yazar olacağının ıspatı gibi. Kitap bittiğin de bunları 2o'li yaşlarda toy bir gencin yazıdğına inanamayacaksınız.
Zaten kısa bir kitap olduğu için içeriğinden bahsetmek istemiyorum. Ama içinizde bir yerlere dokunacağından eminim.
Bu arada Tersi ve Yüzü benim okuduğum 2. Camus kitabı ve kendime durup soruyorum neden bu kadar geç kaldın diye?
Kesinlikle herkesin okuması gereken yazarlardan.
Tersi ve Yüzü ile birlikte Okuma Şenliği kapsamındaki ilk kitabımı da bitirmiş bulunuyorum (:
Puanım:5/4
Altı Çizili Cümleler:
Tükrçe Adı: Tersi ve Yüzü
Yazar: Albert Camus
Çevirmen: Tahsin Yücel
Sayfa Sayısı: 80
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Yayınları
Arka Kapak:
"Brice Parain, sık sık, yazdıklarımın en iyisini bu küçük kitabın içerdiğini ileri sürer... Hayır, aldanıyor, çünkü deha bir yana bırakılırsa, insan yirmi iki yaşında yazı yazmasını pek bilemez. Ama Parainin söylemek istediğini anlıyorum.Bu acemice sayfalarda, sonradan yazdıklarımdakilerden daha çok gerçek aşk bulunduğunu söylemek istiyor, haksız da değil... Bu sayfaların yazıldığı zamandan beri, yaşlandım, çok şeyler görüp geçirdim. Sınırlarımı, sonra hemen hemen bütün zayıflıklarımı tanıyarak kendi hakkımda bilgi edindim... Herkes gibi ben de düşlerim bazı bazı. Ama iki sakin melek onun eşiğinden hiçbir zaman geçirmediler beni; biri dostum yüzünü gösterir, öbürü düşmanın suratını. Evet, bütün bunları biliyorum, aşkın neye patladığını da öğrendim ya da aşağı yukarı. Ama yaşamın kendisi hakkında, "Tersi ve Yüzü"nde acemice söylenenden daha fazlasını bilmiyorum."
Değerlendirmem:
Kitap yazarın 20'li yaşlarda yazdığı denemelerden oluşuyor. Ama o yaşlarda dahi nasıl büyük bir yazar olacağının ıspatı gibi. Kitap bittiğin de bunları 2o'li yaşlarda toy bir gencin yazıdğına inanamayacaksınız.
Zaten kısa bir kitap olduğu için içeriğinden bahsetmek istemiyorum. Ama içinizde bir yerlere dokunacağından eminim.
Bu arada Tersi ve Yüzü benim okuduğum 2. Camus kitabı ve kendime durup soruyorum neden bu kadar geç kaldın diye?
Kesinlikle herkesin okuması gereken yazarlardan.
Tersi ve Yüzü ile birlikte Okuma Şenliği kapsamındaki ilk kitabımı da bitirmiş bulunuyorum (:
Puanım:5/4
Altı Çizili Cümleler:
- - .. yarın herşey değişecek, yarın. Birdenbire anlar ki yarın da böyle olacaktır, öbür gün de , tüm öteki günler de. Ve bu çaresiz buluş ezer onu. İşte böyle düşünce öldürür insanı. Bunlara katlanamadıgı için öldürür insan kendini ya da , gençse, tümceler kurar.
- -Böyle işte, dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun bu basitliği şaşırttı beni.
- - Karşılaşılan her varlık, bu sokağın her kokusu, her şey, her şey sonsuzca sevmeye bir bahane benim için.. - artık yalnız olmasını bilmeyen kişi için bir o kadar dayanak.
- - Yaşam umutsuzluğu yoksa yaşama aşkı da yoktur.
Etiketler:
albert camus,
Can Yayınları,
dört,
okudum bitti,
tersi ve yüzü
20 Temmuz 2013 Cumartesi
Okuma Şenliği Yaz 2013
Pinuccia harika bir etkinlik düzenlemiş kitap severler için. Zaten yaz mevsimini kitap okuyarak geçirerek ben için biçilmiş kaftan oldu bu etkinlik.
Aslında 12 kategoriyi görünce evde de okunacak kitaplar beni beklerken tereddüt ettim ama 12 kategoriden 11'ini evdeki kitaplardan oluşturuca da bir kitabı da alırım ne olacak dedim ve atladım direkt.
İşte benim listem;
5 puan: Yukarıdaki kuralların hepsini boş verip canının istediği herhangi bir kitabı okuyanlara.
French Oje - Keşke Ben Uyurken Gitseydin (299 sayfa) Okuyan us yayınları -Okundu-
5 puan: Genel kural 200 sayfalık kitap okumak olsa da 150 sayfadan kısa bir kitap okuyanlara.
Albert Camus - Tersi ve Yüzü (80 sayfa) Can Yayınları - Okundu-
10 puan: Okuduğu kitabın adında bir renk olanlara.
Mustafa Kutlu - Mavi Kuş (211 sayfa) Dergah Yayınları - Okundu-
10 puan: Bir serinin ilk kitabı dışındaki bir kitabını okuyanlara.
Tess Gerritsen - Çırak (417 sayfa) Martı Yayınları (Özel Baskı) - Okundu-
-Serinin ikinci kitabı-
15 puan: Kendisi dışında herkesin o kitabı okuduğunu düşünüp sonunda o kitabı kendisi de okuyanlara.
Paulo Coelho - Veronika Ölmek İstiyor (203 sayfa) Can Yayınları -Okundu-
15 puan: Yasaklanmış bir kitap okuyanlara.
Jose Mauro De Vasconcelos - Şeker Portakalı (208 sayfa) Can Yayınları - Okundu-
-Sevgili Ülkem de müstehcen diye yasaklandı.-
20 puan: Esas mesleği yazarlık olmayan bir kişinin yazdığı bir kitabı okuyanlara.
Mitch Winehouse - Kızım Amy (336 sayfa) Pegasus Yayıncılık -Okundu-
-Asıl mesleği taksi şoförü-
20 puan: Türü kurgu olmayan bir kitap okuyanlara.
Rauda Jamis - Frida Kahlo: Aşk ve Acı (304 sayfa) Everest Yayıncılık - Okundu-
-Türü: İnceleme)
20 puan: Hiç görmediği bir ülkede olayların geçtiği bir kitap okuyanlara.
Arthur Golden - Bir Geyşanın Anıları (559 sayfa) Altın Kitaplar -Okundu-
25 puan: 400 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara.
Stephen King - 22/11/63 (815 sayfa) Altın Kitaplar - Okundu-
25 puan: Romanın yazarı veya karakterlerinden birinin adı veya soyadı kendisininkiyle aynı olan bir kitap okuyanlara.
Müge İplikçi - Kül ve Yel (229 sayfa) Alkım Yayıncılık-Okundu-
30 puan: Kendi doğum yılında doğan veya ölen bir yazar tarafından yazılmış bir kitap okuyanlara.
Cemal Süreya - Sevda Sözleri (336 sayfa) Yapı Kredi Yayıncılık -Okundu-
Etkinlik 9 Temmuz - 9 Ekim arasındadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)