27 Ağustos 2013 Salı

Kitap Alışverişi #3

Okunacaklar bitmeden kitap almıcam diyorum ama ama ama kendime hakim olamıyorum. Annem de yasak koydu ama yok oda engelleyemiyor artık boşverdi : )
Bu iki kitabı da çıktıklarından beri istiyorum ama sürekli erteledim nedense ama sonunda dayanamadım ve aldım. Ve Kızım Amy ile okumaya başladım. Umarım Eylül'ün 1'ine kadar bitirebilirim.
Şimdi nerden aldım , kaça aldım, niye ordan aldım sorularının cevaplarına geldi sıra.
D&R'dan aldım ikisini 34.98'e kargo bedava şekilde aldım. Aslında iki kitap kitapsihirbazında daha ucuza geliyor ancak kargo parası ile daha fazlaya denk geldiği için D&R'ı tercih ettim.
Daha fazla kitap alacak olsaydım kesinlikle tercihim Kitap Sihirbazından yana olurdu.
Bunun dışında aldıklarım güncel kitaplar olmasına rağmen 5 günde geldi buda yetmezmiş gibi Kızım Amy resimde de görüldüğü üzre hasarlı geldi.
Bu beni ciddi anlamda sinirlendirdi ki bir daha oradan alışveriş bile yapmayacak kadar.
Zaten geç kargo beni deli ediyor bir de böyle sorunlarla karşılaşınca hepten tepem atıyor.
Eylül ayı içerisinde kitapların yorumları da blogta olur.


24 Ağustos 2013 Cumartesi

Paulo Coelho - Veronika Ölmek İstiyor || Kitap Yorumu

Orijinal Adı: Veronika Decide Morrer
Türkçe Adı: Veronika Ölmek İstiyor
Yazarın Adı: Paulo Coelho
Çevirmen: Haldun Pamir
Sayfa Sayısı: 203
Baskı Yılı: 2000
Dili: Türkçe

Yayınevi: Can Yayınları


Veronika Ölmek İstiyor, Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun yeni romanı. Yayınladığımız öbür romanlarında, olaylar hep geçmiş dönemlerde geçiyordu, oysa bu romanda olaylar günümüzde geçiyor, hem de oldukça yakınımızda: Bosna ile sınır komşusu olan Slovenya'da. Veronika, görünüşte, her istediğine sahip bir genç kadındır; renkli bir yaşam sürer, yakışıklı erkeklerle gezip tozar, ama mutlu değildir. Yaşamında bir şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Bir gün ölmeye karar verir. Aşırı dozda ilaç alınca hastaneye kaldırılır. Orada kendisine birkaç günlük ömrü kaldığı söylenir. Akıl hastanesinde kaldığı sürece çeşitli insanlarla, çeşitli dünyalarla tanışan Veronika, yabancısı olduğu yeni duyguları keşfeder: Kin, korku, aşk, hatta cinsellik. Ölümü beklerken, çevresindeki insanları gözlemlerken, Veronika, varoluşunun her dakikasının yaşamla ölüm arasında bir seçim olduğunun farkına varır. Paulo Coelho, bu yeni kitabında, çağımız insanını rahat bırakmayan delilik olgusunu işliyor; toplumun normal kabul ettiği kalıpların dışına düşen insanları anlatıyor. Veronika Ölmek İstiyor, farklı düşünceleri yüzünden sık sık başka insanların önyargılarını göğüslemek zorunda kalanlar için değişik bir yaşam tarzı bulma ihtiyacını irdelerken, insanlığın temel sorunlarından birini içeriden bir yaklaşımla ortaya koyuyor.
-Değerlendirmem-
Veronika Ölmek İstiyor benim ikinci Paulo Coelho kitabım ama sanki okuduğum iki kitabı aynı adam yazmamış. Önceliği Zahir'e vermiştim ama açıkcası kitap beni fena baymıştı. Veronika Ölmek İstiyor ise bunun aksine daha ilk sayfadan beni eline alıp içine çeken bir kitap oldu. Kitabı okurken talihsiz bir kaza ile ayağımı yakıp can acısından 3-4 gün kelime okuyamasam da.
 Acım geçtikten sonra 2 günde bitirdim. Öyle sürüklüyor film tadında bir kitaptı diyebilirim. Kitabı bitirip yazımı yazmak için görsel bakarken filmi olduğunu da gördüm ve oturdum izledim.İzlenebilir bir uyarlama olsa da bilmiyorum nedendir kitaptan uyarlama filmlerde hep bir eksiklik sezerim belki de benim hayal dünyamdan uzak oldukları için. Ama buda bana eksik geldi zaten kitapla birebir olduğunu söyleyemem. Kısmi değişiklikler yapılmış. Onun dışında oyunculuklara lafım yok ama intihar sahnesi bana duyguyu yaşatamadı. Kitapta bile daha iyi bir tasvir yapılmıştı.
O yüzden öneri olarak her zamanki gibi kitabı okumadan filmi izleyipte kitap hakkında kendinize ön yargı edinmeyin.
 -Spoiler İçerir-

Gelelim kitabın asıl yorumuna;
Gerçek anlamda hiç sıkılmadan okuduğum ve bitmesin istediğim kitaplar arasına girdi.Ki bu kitap sayesinde Paulo Coelho kitaplarına bir şans daha verebileceğimi anladım. 
Veronika 24 yaşında ve hayatın monotonluğundan sıkılır ve ölmeye karar verir. Uyku ilaçları ile birlikte içki içerek gözlerini bir daha açmamak isteyerek hayata kapar ancak işler hiçte onun istediği gibi gitmez. Gözlerini tekrar açtığında kendini bir akıl hastanesin de bulur. Veronika'ya içtiği ilaçlar sebebiyle kalp krizi geçirdiği ve kalbinin geri dönüşümü olmayan bir hasar gördüğünü ve en fazla 1 hafta içinde öleceğini anlatırlar. 
Veronika öleceğini duyduğunda sevinmiş olsa da 1 hafta içinde yaşadıkları olaylar, tanıştığı insanlar Veronika'ya hayatın hala yaşanabilir olduğunu gösterir. Ve en kötüsü Veronika bu 1 hafta içerisinde hiç yaşamadığı gerçek aşkı tadar.
Kitap sonunda ters köşe yapıp okuyucu şaşırtan bir sonla karşılıyor.

Puanım: 5/5


-Altı Çizili Cümleler-

  • "Tanrı varsa,ki ben olmadığına gerçekten inanıyorum,insan aklının sınırları olduğunu da bilir.Yoksulluğu,haksızlığı,açgözlülüğü,yapayalnızlığı,bütün bu karmaşayı o yaratmadı mı? Mutlaka çok iyi niyetlerle girişmiştir bu işe,ama sonuçlar bir felaket.Tanrı varsa,bu dünyayı erkenden terk etmeyi seçen yaratıklara karşı cömert davranacaktır,hatta bizleri burada vakit harcamaya zorladığı için özür bile dileyebilir." 
  • Gövdem de sizin gördüğünüz değişikliklerle hiçbir ilgisi yok olanların. Olan her şey ruhumda oluyor.
  • O hapları aldığımda nefret ettiğim birini öldürmeye çalışıyordum. İçimde başka, sevilebileceğim Veronikalar olduğunu bilmiyordum.
  • Müzik adamın uzak dünyasına, aydan bile ötelerde sakladığı dünyasına bile ulaşabiliyordu; müzik mucizeler yaratabilirdi.
  • İkide bir onu rahatsız ederim, bunun canını sıkacağım diye düşünmesene. İnsanların hoşuna gitmiyorsa şikayette bulunabilirler. Şikayet edecek cesaretleri yoksa, bu onların sorunu.
  • * Gerçek ben nedir? - "İçindeki sen, başkalarının biçimlendirmediği sen."
  • "O kadar müthiş bir güzellik yaşadım ki, her yerde aşkı görüyorum, bir şizofrenin gözlerinde bile."
- Filmden-


























Filmde Veronika'nın piyano çaldığı kısım beni pek etkiledi.
Dinlemek için tıklayınız.

23 Ağustos 2013 Cuma

Kitap Alışverişi İçin Site Önerileri

Önceliği D&R'a verdim çünkü kendisi benim ilk göz ağrım. İlk internetten kitap alışverişimi buradan yaptım.
Genel mağazalarının dışında sanal alemde gayet uygun fiyatlara sahip D&R.
Çoğu kitap %25-26 indirimli olmakla beraber ara sıra daha cazip indirimler de oluyor.
Üstelik 25 tl üzeri alışverişte kargo bedava!
Genelde siparişler 2-3 gün içinde geliyor.

3 kere alışveriş yapıp hiçbir sorun yaşamadığım sitedir kendisi.
Günün Fırsatları veya aynı yazarın kitaplarını serilerini indirimlerle çok çok uyguna edinebilmeniz mümkün.
Genelde D&R'da bulamadığım kitapları edinmek için kullandım kendisini. Kargolama konusunda çok hızlılar.
Her defasında siparişim ertesi gün elime ulaştı.
Üstelik her alışverişte o ayın Sabit Fikir dergisinin sayısını hediye olarak yolluyorlar.

Tam adına yakışır bir site.
Baskısı olmayan, piyasa da bulunmayan bir kitap arıyorsanız eğer bakmanız gereken yer burası.
Yada bir kitabın ilk basımı için başvurabileceğiniz bir adres olabilir.
Üstelik kapıda ödeme seçeneği de sunuyor.
Bir tek kargo biraz sorunlu ayrı ayrı sahafları barındıran bir site olduğu için aynı sahaftan almadığınız sürece aldığınız her kitaba ayrı kargo parası ödüyorsunuz.
Ancak buna da kısmen bir çözüm getirmişler. Bazı anlaşmalı sahaflar kargo birleşimi yapıyor.

Kitap sihirbazından henüz bir kere alışveriş yapmama rağmen gönlüme taht kurdu diyebilirim.
Çünkü çok güzel indirimler mevcut bu site de. Örnek vermek gerekirse bu ay sonuna kadar DEX yayınlarında %40 indirim var.
Üstelik kelepir kitap adı altında çok ucuza çok güzel kitaplar edinebiliyorsunuz.
Bununla beraber kargo ödeyen kitaplar var ama genel olarak 50 tl üstünde alışverişlerde kargo bedava.
Beni en çok cezbedense puan kazanma sistemi.
Üye olur olmaz bakiyenize 1000 puan ekleniyor ve siz alışveriş yaptıkça puanınız artıyor.
Yeterli puanı topladıktan sonra puan kataloğundan istediğiniz kitabı alabiliyorsunuz.
Kargo konusunda da çok hızlılar siparişi verdiğiniz gün kargoya veriliyor.

Hepsiburada bildiğiniz üzere sadece kitap sitesi değil.Ama kitap konusunda da fena değil.
Burda da zaman zaman çok güzel indirimler oluyor.
Örneğin şuanda 50tl üzeri kitap alışverişi yapana Dijital Fotoğrafçılığa Merhaba kitabı ücretsiz hediye.
Üstelik kargo bedava. Bunun dışında bazı kitaplar da 50 tl'yi doldurmanıza gerek kalmadan ücretsiz kargo durumu mevcut.
Üstelik kapıda ödeme de var.

Bilgim olan tüm siteleri kendimce yorumlamaya çalıştım umarım size de yardımcı olur.

Matmazeella ♥: MATMAZELLA'DA ÇEKİLİŞ VAR. DAVETLİSİNİZ.

Matmazeella ♥: MATMAZELLA'DA ÇEKİLİŞ VAR. DAVETLİSİNİZ.: Blogum henüz bir aylık bile olmadı ama ben hediyeleşmeyi seviyorum ve insanları mutlu etmeyi seviyorum. Bu yüzden alnımın akı ile çıkmayı p...

22 Ağustos 2013 Perşembe

Cemal Süreya - Sevda Sözleri || Kitap Yorumu

Kitabın Adı: Sevda Sözleri
Yazarın Adı: Cemal Süreya
Sayfa Sayısı: 336
Baskı Yılı: 2013 (İlk baskı Ekim 1995)
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları


Sevda Sözleri Cemal Süreya, Cumhuriyet Dönemi şiirinin en özel "vitamin"iydi. Lirik, erotik, politik gür bir ırmak. Sevda Sözleri bu büyük ustanın bütün şiirlerini bir araya getiriyor. Öyle bir bütünlük ki bu, sıcak, tılsımlı ve ölümsüz...
-Değerlendirmem-
Kalkıp da Cemal Süreya için değerlendirme yapmak elbette haddim değil kitap için bir şeyler dile getirmek güzel olacak. Şiir okumayı çok severim ve Cemal Süreya da favori şairlerimden biridir. Ancak roman okur gibi oturup da şiir kitabı okuyamıyorum o yüzden okuma şenliği kapsamında okuduğum bu kitabı en başından beri diğer kitapların yanında sindire sindire okuyordum. Ve bugün bitti. Bitmesin isterdim. Ama bitse de açıp açıp okuyacağım bir kitap oldu. İçimde derinlere dokundu.
Puanım: Elbette  5/5

Okuma şenliği kapsamında bu kitabı bitirerek  hanemize 30 puan daha ekledik.

-Altı Çizili Cümleler-





18 Ağustos 2013 Pazar

Arthur Golden - Bir Geyşanın Anıları || Kitap Yorumu

Orjinal Adı: Memoirs of a Geisha
Türkçe Adı: Bir Geyşanın Anıları
Yazarın Adı: Arthur Golden
Çevirmen: Azize Begin ve Zeliha İyidoğan Babayiğit
Sayfa Sayısı: 559
Baskı Yılı: 2000
Dili: Türkçe
Yayınevi: Altın Kitaplar

-Arka Kapak-

Bu destansı roman hızla yok olan bir dünyayı gözler önüne seriyor. 
- The Times- 
Büyüleyici... anlatı sanatının en güzel örneklerinden biri... okumaya doyulmuyor. 
- Observer- 
İnanılmaz bir düş dünyasına sahip olan Golden, Sayurinin anılarını şiirsel bir dille anlatıyor. 
- Independent- 
Bu olağanüstü kitap yok olmuş bir dünyayı tün ayrıntılarıyla okurlara sunuyor. 
- Daily Mail-

-Değerlendirmem- 

Sonunda bitti!
Kitap kesinlikle kötü değil, dilinde de bir problem yok ama bir türlü bitiremedim. Günlerdir elimde dolandı.
Kitap biter bitmez filmini de izledim. İzlemeden önce tereddüt etmedim değil ve etmekte de gayet haklı çıktım. Bazen filmler kitap kadar etkileyici olamıyor. Bu da onlardan biriydi o yüzden bana kalırsa kitabı okumadan filmi izlemeyin.
Böylesi derin bir kitaba çok sığ bir uyarlama yapmışlardı. Film hakkında çokta konuşmak istemiyorum çünkü kitaptan kopuk geldi biraz, özellikle de karakterler konusunda. Kitapta Nobu-san tek kolu olmayan bir savaş gazisi üstelik ağır başlı bir adam, keza başkanda ağırbaşlılık konusunda Nobu-san'dan kalır yanı yok ama filme bakıldığında onlar mı geyşaydı kadınlar mı arada kaldım. Sürekli bir kikirdeme içindeydiler.
Onun dışında kitapta Hatsumomo'nun güzelliği dillerdeyken filmdeki kız hiç ama hiç güzel değildi bana göre.
Her neyse film kötüydü yani.
- Spoiler İçerebilir -
Kitap içinse uzun bir süre ne yazabilirim diye düşündüm durdum açıkcası. Çünkü gerçekten beni etkiledi ve sonlara doğru ters köşe yaptı. Kitabın sonuna dek öyle inandırıyor ki sonunun tahmin edeceğiniz gibi biteceğine ama bambaşka şekilde sonlanıyor her şey.
Annem hep der ki; Bir ailede anne ölürse aile dağılır ama baba ölürse anne bir şekilde aileyi arada tutmayı başarır. Bu kitapta da bunu gördüm. Annesi hastalıktan ölmek üzere olan iki kız kardeşi babasının satması ile başlıyordu tüm felaket.
Büyük olan bir şekilde kaçıp kendini kurtarırken, Chiyo-chan (sonradan Sayuri olacak) o kadar şanslı olamadı. Henüz 9 yaşında ufacık bir kızdı satıldığında. Öyle içine aldı ki kitap beni. Bir köşede oturup Sayuri'nin yaşadığı acıları onunla beraber yaşamış gibi yorgun hissettim kendimi kitap bittiğinde. 
Kızı zaten ailesi satmış, ablasından ebediyen ayrı kalmış tüm bunlar yetmiyor gibi birde başına bir Hatsumomo sarmışlar. Kadını ellerimle boğasım geldi. Bir insan bu kadar mı kötü olabilir? Sayuri başarılı bir geyşa olup Hatsumomo'yu saf dışı bırakırken benim bile yağlarım eridi mutluluktan.
Tüm bunların dışında kitapta Japon kültürüne tamamen bir pencere açıyorlar. Her zaman Geyşaların fahişe olmadığı söylenir. Açıkcası bu kitap benim bu konuda pek fikrimi değiştirmedi. Bir kızı sadece erkekleri eğlendirebilsin diye onca eğitim aldırmak. Ve bunun karşılığında onun kızlığını iki adam arasında rekabete sokup satmak normalmiydi? Yada burada geyşalığı fahişelikten ayıran neydi? Bilemedim, bulamadım. Belki de ben çok dar bakıyorumdur. Sayuri'nin küçükken başkana olan hayranlığını anladım. Belki de ona cesaret veren, hayatına devam etmesini sağlayan tutunacak bir daldı onun için ama bu hayranlığın bitmeyecek bir aşka dönüşmesi içimi bulandırdı. Tamam tabi ki aşkın yaşı yok ama bu kadar da değil. Kitapta sürekli Sayuri'nin kaderi Nabu-san gibi hissediyorsunuz ancak Sayuri başkana olan sevdasından hiç vazgeçmiyor ve sonunda istediğini elde ediyor.Beni en çok etkileyen ise savaş yıllarında yaşananlar oldu. Japonya da başlayan hikaye Sayuri'nin New York'a taşınıp orada bir çayhane açması ile son buluyor.
Dipnot: Kitabın her yer gerçek bir hayat hikayesi olduğu yazıyor. Ki bende böyle zannederek aldım ve okudum. 
Ama kitap bittiğinde sonundaki teşekkür yazısı tokat etkisi yarattı.
Sizde hayal kırıklığına uğramamak için kitabın kurgu olduğunu bilerek okuyunuz.

Bu kitabı bitirerek okuma şenliği kapsamında kendime 20 puan veriyorum.

Puanım: 5/4



-Altı Çizili Cümleler-

  • Hiçbirimiz hayatta gerektiği kadar iyilik bulamıyoruz.
  • Sanki onun bir parçasıymışım gibi içimi okuyabileceğini hissettim.
  • Bence üzüntü, taşıması zor bir yüktü.
  • Asla savaştığım adamı yenmeye çalışmam. Onun güvenini yenmeye çalışırım. Şüphenin bulaştığı zihin zafere odaklanamaz.
  • Hiçbir şey gelecekten daha kasvetli değil, belki geçmiş hariç.
  • Denize bakan bir uçurum boyunca parmak uçlarında yürüyen bir çocuk gibiydim.
  • Bizi bırakanları hatırlamak için bir şey saklamalıyız her zaman.
  • Mücadelemiz ve zaferlerimiz ne olursa olsun, onlar için ne denli acılar çekersek çekelim, hepsi kısa süre sonra kağıdın üstündeki mürekkebe damlayan su gibi akıp gidecek.

-Filmden- 




15 Ağustos 2013 Perşembe

Kitap Alışverişi #2

Bugün günlerden kitap alışverişi günüydü. Yani en sevdiğim günlerden biriydi. Komşumuzun kızına test kitabı almak için Kadıköy Akmar'a gittik oraya gidip de eli boş dönmek olur muydu? Tabi ki olmazdı.
Uzun zamandır almayı düşündüğüm bir kitaptı Çavdar Tarlasında Çocuklar bugün denk gelince bir de #kitapkardesliği eylül ayı listesinde adını görünce belki o çıkar diye alıverdim.
Şeker Portakalı ve Delifişek vardı ancak 2. kitap Güneşi Uyandıralım eksikti bugün onu da aldım üstelim ilk basım. Eski ve huzur kokuyor. Mavi Saçlı Kız'ı küçükken dayım hediye etmişti ve ağladığım ilk kitap olmuştu o zamanlar.. Ve arkadaşlarım arasında gitipte dönmeyen kitaplardan olmuştu maalesef. Bugün onu tekrardan kütüphaneme geri kazandırdım. Ve en kısa zamanda da tekrar okuyacağım. Yekta Kopan'ın daha önce Kediler Güzel Uyanır'ını okuyup ba-yıl-mış-tım!! İçime dokunan bir kitap olmuştu açıkcası.. Ve Bir De Baktım Yoksun da merak ettiğim bir kitabıydı denk gelmişken alıyım istedim. 4 kitabın D&R fiyatı 47.5 iken ben 4 kitaba 25 lira verdim. 2. el kitap uygun olmanın dışında ayrı güzel o içindeki yaşanmışlık duygusu, o eski kokusu anlatılmaz duygular..
Kadıköy'e gitmişken OT'un Ağustos sayısını da almadan dönmedim. Düzenli olarak takip ettiğim tek dergi diyebilirim. Ciddi anlamda sevilesi, takip edilesi.. Tüm bunların dışında birde Gratisten en öndeki şirin pembik defteri aldım. Dışarı her çıktığımda bir defterle geri dönüyorum annem bıktı benden :)

Bunlar da kitapsihirbazı alışverişim.
Geçen gün hem siteyi deneme amaçlı hemde D&R takıntımdan kurtulma amaçlı kitapsihirbazından alışveriş yaptım. İki kitapta ilgimi çekti O Şarkı Sensin 4.75 falandı zaten. Alışverişten memnun kaldım bir sorunda yaşamadım. Bitek şu puan zımbırtısı nasıl işliyor vs anlamadım bilmiyorum bilen biri aydınlatırsa hayır demem hatta üstüne dua ederim. Birtek kargo işi canımı sıktı çünkü sürat kargo ile yollandı kargo 13'ünde gündüz ellerinde olmasına rağmen 14'ün de teslim ettiler.
Bir de paketin içinden bir sürü, bir sürü ayıraç çıktı çokta mutlu oldum:)

Kısacası çok mutlu, hatta musmutlu bir gün geçirdim.
Bol kitaplı günler!!!

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Film Önerisi #3 : The First Time


























Yapımı: 2012 - ABD
Türü: Romantik Komedi, Dram
Süre: 95 dk.
Yönetmen: Jon Kasdan
Oyuncular: Dylan O'brien, Victoria Justice, Britt Robertson
Christine Taylor, Molly C. Quinn
İmdb: 6.7

THE FIRST TIME, iki gencin bir hafta sonu boyunca yaşadıklarını anlatan bir lise hikayesidir. Mezun olmak üzere olan son sınıf öğrencisi Dave ile farklı bir okulun birinci sınıfından Aubrey bir gece bir partide tanışırlar. Sıradan bir konuşmayla başlayan ilişkileri bir anda daha yakın daha romantik ve hazır olduklarından çok daha karmaşık bir hal alır.


Romantik Komediyi seven herkesin seveceği türden bir film. Baş rolde Teen Wolf'tan göz aşinalığımız olan Dylan O'brien var. Yer yer güldüren, yer yer hüzünlendiren şeker tadında diyebilirim.
Dave (Dylan O'brien) gittiği bir partide sıkılıp dışarı çıkar ve Aubrey (Britt Robertson) ile tanışır. Başladıkları ayaküstü sohbette konu konuyu açarak kadın erkek ilişkilerine gelir. Ve Dave, Aubrey'e en yakın arkadaşına duyduğu aşkı anlatmaya başlar.  Ve bu sohbetle başlayan arkadaşlık, yepyeni bir aşka kapı açacaktır. Daha fazla ayrıntı verip filmi mahvetmek istemiyorum. Ama yazlık, kısa, eğlenceli ve sıkmayacak bir film arıyorsanız işte bu o!
Puanım: 5/3.5

Filmden en sevdiğim replik ise;




Okuma Şenliği İlk Ayını Doldururken...

9 Ağustosta okuma şenliği ilk ayını doldurdu.
Etkinlik 9 Temmuz - 9 Ekim  aralığında devam etmekte.
Okuma şenliği ile ilgili ayrıntılı bilgi için buraya , yok bu bana yetmedi daha da ayrıntılı bilgi istiyorum diyorsanız da sizi buraya alalım.

Şimdi bu bir ay içerisinde neler okudum, kaç puan topladım bunlara bakıcaz.

Temmuz ayı benim için etkinlik kapsamında en verimli ayımdı diyebilirim. Zira Ağustosa gireli 12 gün olmasına rağmen 1 haftadır aynı kitap elimde geziyor.

Şimdi listeme geri dönelim;





5 puan: Yukarıdaki kuralların hepsini boş verip canının istediği herhangi bir kitabı okuyanlara.
French Oje - Keşke Ben Uyurken Gitseydin (299 sayfa)  -Okundu-

5 puan: Genel kural 200 sayfalık kitap okumak olsa da 150 sayfadan kısa bir kitap okuyanlara.
Albert Camus - Tersi ve Yüzü (80 sayfa)  -Okundu-


10 puan: Okuduğu kitabın adında bir renk olanlara.
Mustafa Kutlu - Mavi Kuş (211 sayfa)  -Okundu-

10 puan: Bir serinin ilk kitabı dışındaki bir kitabını okuyanlara.
Tess Gerritsen - Çırak (417 sayfa)  -Okundu-
-Serinin ikinci kitabı-

15 puan: Kendisi dışında herkesin o kitabı okuduğunu düşünüp sonunda o kitabı kendisi de okuyanlara.
Paulo Coelho - Veronika Ölmek İstiyor (203 sayfa)

15 puan: Yasaklanmış bir kitap okuyanlara.
Jose Mauro De Vasconcelos - Şeker Portakalı (208 sayfa)  -Okundu-
-Sevgili Ülkem de müstehcen diye yasaklandı.-

20 puan: Esas mesleği yazarlık olmayan bir kişinin yazdığı bir kitabı okuyanlara.
Mitch Winehouse - Kızım Amy (336 sayfa)
-Asıl mesleği taksi şoförü-

20 puan: Türü kurgu olmayan bir kitap okuyanlara.
Rauda Jamis - Frida Kahlo: Aşk ve Acı (304 sayfa)
-Türü: İnceleme

20 puan: Hiç görmediği bir ülkede olayların geçtiği bir kitap okuyanlara.
Arthur Golden - Bir Geyşanın Anıları (559 sayfa) -Şuan Okuyorum-

25 puan: 400 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara.
Tess Gerritsen - Günahkar (417 sayfa) 

25 puan: Romanın yazarı veya karakterlerinden birinin adı veya soyadı kendisininkiyle aynı olan bir kitap okuyanlara.
Müge İplikçi - Kül ve Yel (229 sayfa)  -Okundu-

30 puan: Kendi doğum yılında doğan veya ölen bir yazar tarafından yazılmış bir kitap okuyanlara.
Cemal Süreya - Sevda Sözleri (336 sayfa)

Toplam da 6 kitap bitirip 70 puan almışım.
Okuduğum kitapların yorumu için:

  1. French Oje - Keşke Ben Uyurken Gitseydin
  2. Albert Camus - Tersi ve Yüzü
  3. Mustafa Kutlu - Mavi Kuş
  4. Tess Gerritsen - Çırak
  5. Jose Mauro De Vasconcelos - Şeker Portakalı
  6. Müge İplikçi - Kül ve Yel


En çok puan getiren olmasına rağmen aralarında okuduğum en kötü kitap;
Müge İplikçi Kül ve Yel oldu.
En iyisi ise tartışmasız Şeker Portakalı idi.
Bunca zaman okumayı ertelediğim için kendime kızıp durdum.
Mutlu haftalar *-*
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...