8 Mayıs 2014 Perşembe

GKK Okuma Etkinliği #2 ; Daniel Höra - Buraya Kadarmış | Kitap Yorumu



Orijinal Adı: Gedisst
Türkçe Adı: Buraya Kadarmış
Yazar: Daniel Höra
Çevirmen: Dilman Muradoğlu
Sayfa Sayısı: 228
Basım Yılı: Mart 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: ON8 Kitap
Satın Almak İçin: D&R | Kitap Sihirbazı


Bir genç için yargısız infazdan kurtuluş var mıdır?
"Apartman kapısı açıldığında çığlıklar yükseldi. Herkes bize doğru koşmaya başladı. Flaşlar patlıyordu. Alt kat komşumuz yolumuza çıktı ve çekebildiği kadar fotoğraf çekti. Çekil şuradan! diye bağırdı bir polis ve kadını itekledi. Bir başkası da, elinde video kamerasıyla bir süre daha bize eşlik etti. Polis otosuna girdiğimizde, gazeteciler aç kurtlar gibi birbirini itekliyordu. Ünlü olmaktan yavaş yavaş sıkılmaya başlamıştım."
Doğu Almanya. Kendi haline terk edilmiş; Batının sırt döndüğü, köhnemiş bir yaşam alanı. Boşalmış binalar insansızlıkla eskirken, büyük kentin kıyısında kalan insanlar da verimsiz bir rutinin renksizliğinde kuruyor. Devlet yardımlarıyla boğaz tokluğuna günler, küçük işlerle zorlanan umutlar, yitirilen hayaller... Eski apartman bloklarının gençleri, gençliklerini yaşatmak üzere bir arada, ortak duygu ve sembollerle, ama en önemlisi de "kankalıklarıyla" var olmaya çalışıyor. Yarınlara fazla takılmadan, bugünü de boş bırakmadan. Alex de bu yarınsızlar tayfasının bir parçasıydı. Ta ki, bir suçun çok yakınında bulunup, ihtiyatsızlığıyla iz bırakıp, tüm kuşkuları üzerine çekene kadar. Şimdi mesele, kime tutunup kime sırt döneceğini bilmekte.
Önyargıların ve toplumsal etiketlerin, adalet terazisindeki ağırlığı nedir? Sanığı yargılayacak hâkim, mahkemedeki midir, yoksa elinde çamuru tutan mı? Alex sert bir rüzgârla savrulmanın eşiğinde; kime tutunacağı belirsiz. Gerçek bir olaydan esinlenen Daniel Höra, adaletin aksayan çarklarına karşı bir gencin mücadelesini anlatıyor.
1965de, Almanya, Hannoverde doğan ve kent merkezinden uzakta yetişen Daniel Höra, farklı farklı işlerde çalıştı. Okuldan sonra mobilya taşımacılığı, yaşlı bakıcılığı, montaj işleri ve taksi şoförlüğü yaptı. Yarım bıraktığı lise eğitimini çok sonra tamamladı. Bir dönem TV editörlüğü de yapan Höra, 2001de yayımlanan ilk romanı Mora!nın ardından, Doğu Almanyada cinayet işlediğinden kuşkulanılan bir genci anlatan romanı Buraya Kadarmış (Gedisst, 2009) ile tanındı ve ertesi yıl Hansjörg-Martin Ödülüne aday gösterildi. 2010da yayımlanan üçüncü kitabı Das Ende der Welt (Dünyanın Sonu), bir felaketin sonrasını anlatan bir distopya. Bugün ailesiyle birlikte Berlinde yaşayan yazarın son romanı Braune Erde (Kahverengi Toprak, 2012), yayımlandığı yıl Almanyada kitapçıların En İyi 100 Gençlik Kitabı listesinde yer aldı.

Evet okuma etkinliğimiz de bir ON8 kitabı ile karşınızdayız. Başıma gelen onca aksilikten sonra etkinliğe katılamıcam diye çok korktum ama neyse ki bir şekilde hallettim. ^^ Neyse gelelim kitabımıza;
Buraya Kadarmış sade bir dile sahip akıcı bir kitap. Nasıl bittiğini anlamıyorsunuz ama içinize dokunan konusu bu kadar kolay akıp gitmiyor.


Kitabın asıl konusu yargısız infaz. Ana karakterimizin Alex'in başına gelenler Türkiye'de binlerce insanın başına gelmiş bir durumdur aslında. Zaten kitapta gerçek bir hikayeden oluşmakta bu durumda onu daha çekici bir hale getirmekte.
Kitap Doğu Almanya ile Batı Almanya'nın uçurum kadar farklı olduğu bir dönemde geçiyor. Ve o dönemin Doğu Almanya'sı inanılmaz güzel tasvir ediliyor. Alex 14 yaşında ama "varoş" diye tabir edebileceğimiz bir mahallede yaşamını sürdürüyor. Bu yüzden 14 yaşına rağmen kötü olan bir çok şeyle çoktan tanışmıştır bile. 
Kötü huyları olsa da özünde kötü bir çocuk değildir. Zaten başına gelen ne varsa da iyi niyetinden geliyor Alex'in. Yaşlı bir teyzenin poşetlerini taşımasına yardım eden Alex, sonradan bu teyzemizin ölüm haberini duyar. Bilin bakalım baş şüphelimiz kim? Tabi ki Alex! Çünkü tüm oklar onu göstermekte.  Polisler için herşey çok basit daha fazla araştırma gereği bile duymuyorlar nasılsa var olan deliller Alex'i göstermekte yeni bir delile ne gerek var ki?!  Polislerin uğraştığı tek konu var oda Alex'e suçunu itiraf ettirmeye çalışmak. Alex her seferinde suçsuz olduğunu söylese de polsileri inandıramaz, tabi arkadaşlarını da..  Tüm çevresi Alex'e sırtını dönmüşken yaşamak Alex için daha zor hale geliyor elbette ama o bununda bir yolunu buluyor. Okulda daha önce hiç samimi olmadığı bir arkadaşı olan Fetcher ile bunların üstesinden gelmeye, gerçeği ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Tabi birde Debbie var Alex'in deli gibi hoşlandığı kız. Alex kaybettiği onca arkadaşa rağmen kazandıkları ile bence çok şanslıydı. Bu tür hikayeler de herkes onun kadar şanslı olamıyor maalesef.
Peki gerçek katil kim ve bu gerçek nasıl ortaya çıkıyor?
Alex'in başına neler geliyor?
Bunların hepsinin cevabı kitabımızda.
Gerçek hikayeleri, varolma savaşını seviyorsanız bu kitabıda seveceğinizden hiç kuşkum yok.

 Yaşamımızın resmini çizecek olsam gri kullanırdım.Yok,tamam,sadece gri değil.Biraz siyah da kullanırdım.Azıcık da kahverengi.

 Şakaklarım zonklamaya başladı.Damarlarım her an patlayacak gibiydi.Buraya kadarmış,diye düşündüm ve hayatım gerçekten de bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmeye başladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum için teşekkürler..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...