Orijinal Adı: Fifty Shades of Grey
Türkçe Adı: Grinin Elli Tonu
Seri: Fifty Shades #1
Yazar: E.L James
Çevirmen: Sevinç S. Tezcan
Sayfa Sayısı: 576
Basım Yılı: Eylül 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Tür: Erotik , Yetişkin
Satın Almak İçin: D&R | Oku Oku
Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı... Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.
Edebiyat ögrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Grey'le röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ana'nın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır...
Grey'in sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğayan ama bir yandan da heyecana kapılan Ana tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen -çokuluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır- Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christian'ın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.
Günlerdir şu kitaba yorum yazıcam sıcaktan mı yoksa kitabın bokluğundan mı bilmiyorum ama bir türlü elim gitmedi. Eğri oturup doğru konuşalım ki bu seri dünyayı salladı ve bir çok yazarın da önünü açtı. Öveni de söveni de çok oldu. İçten içe merak etsem de bir türlü almaya elim gitmedi (elimi seviyorum!) Okumaya da niyetim yoktu ama etrafımda Grey Grey diye sayıklayan olunca bir bakayım artık dedim.
576 sayfa olması gözünüzü korkutmasın zira çok akıcı. Hele bir de seks bölümlerinin nirvana yaptığı kısımları kaldıramayıp atlayarak giderseniz ohhooo kitap bir günde biter gider.
Kitap Anastasia ile Grey'in yollarının bir okul gazetesi röportajı için kesişmesi ile başlıyor. Anastasia yada kitabın içinde de sık sık okuyacağınız gibi kısaca ANA. Arkadaşı Katherine'nin hastalanması sebebi ile onun yerine Christian Grey ile röportaj yapmaya gider ancak onun hakkında hiçbir bilgiye sahip değildir. Karşısında yaşlı bir adam beklerken gül gibi Christian'ı görünce kapının eşiğinden yere kapaklanarak içeri girer. Kızımız gerizekalı olduğu kadar sakar da.
Saflığı ile Christian'ı kendine hayran bırakır Ana ve her şey bu röportajdan sonra başlar.
Daha sonra Christian Ana'nın çalıştığı yere gelerek alışveriş yapar ve Ana o röportaj için fotoğraf çektirmekten bahseder ve Christian kabul eder. Fotoğraf çekimi kahve içmeye gitmekle devam eder ve birbirlerinin hayatına girmiş olurlar. Bu saatten sonra Ana, Christian'ın karanlık hayatına yavaş yavaş girmeye başlar.
Dürüst olmak gerekirse ve açıkca da söylemek gerekirse Christian tam bir seks manyağı.Çok ağır fantezileri var ve Ana bunları duyduğun da kısmi şok geçirecek. Aynı şoku da Christian Ana'nın bakire olduğunu duyduğunda yaşayacak.
Sonuç itibari ile Christian yaşadığı travmalar sonucu kendisine dokunulmasına izin vermiyor, yatağında kimsenin uyumasına tahammül edemiyor ve yaşayacakları şey asla ama asla sevgiye dayalı bir şey olmayacak. Arada resmi evrakların imzalandığı resmi bir ilişkiden başka bir şey olmayacak. Bu Ana'yı tereddüte sürüklese de deneyeceğini söylüyor ve bir ilişkiye başlıyorlar (ne kadar ilişki denebilirse) ve sonuç olarak Ana ve Christian bir şeyler yaşıyor.
Kitap boyunca Ana'ya lanet ettim. Tamam adam ne yaşadıysa yaşadı ama bu kadar eziyeti işkenceyi kabul etmesi beni çileden çıkardı üstelik istediğinden de değil sadece onu sevdiği için. Üstelik yazarın sürekli olarak kendini tekrar etmesi bir yerden sonra kusma isteği getiriyor.
Bknz; Christian'ın sürekli ama sürekli olarak ellerini saçlarının içinden geçirmesi. Kitap boyunca 945373643 kez bu cümleyi okuyacağınızı temin ediyorum. Baygınlık bile geçirebilirsiniz ve bu sadece bir tanesi. Onun dışında Ana'nın içinde susmak bilmeyen bir tanrıçası var ki buda ikinci baygınlık sebebi.
İnanın yazar şu kitaba o sonu koymasa 2. kitabı bana Allah'ın kulu bana okutamazdı. Ama kadın kitap yazmakta ne kadar berbatsa, kitap sonu yazmakta o kadar iyi maalesef. Öyle bir son bekliyor ki sizi Ana'nın onca salaklığından sonra OH BE! diyebilirsiniz.
Ve kitap hakkında kaanatim o kadar abartıldığına değmemiş.
^^
Buarada bilmeyeniniz yoktur ama Grinin Elli Tonu 2015 sevgililer gününde vizyona girecek.
Başrolleri Jamie Dornan & Dakota Johnson paylaşacak.
Ben kitap hakkında kararsız kalanlardanım aslında, edebi bir hazine olduğu için değil de ciddi ciddi şu an ki popüler edebiyata yön verdiği için.
YanıtlaSilBir düşünsene kaç tane erotik roman piyasaya sürüldü? Aşk romanları bile erotizm-aşk eksenine kaymadı mı? Sevelim ya da sevmeyelim bir şekilde vampirizm kadar çılgın ve muhtemelen çok daha uzun soluklu bir akım başlattı.
Sana soyundum gibi tonlarca sylvia day kitabı, günahkarlar turnede serisi, ejder'in aşkı, Gabriel üçlemesi ve hatırlayamadığım bir sürü kitap.
Kitapla ilgili uzun uzun yazacak bir şey bulamadığımdan şöyle de bir yazı yazdım: http://gevezekitapkurdu.blogspot.com/2013/12/grinin-elli-tonuna-farkli-bir-bakis.html
Hala da o filmin içeriğini merak ediyorum doğrusu :)
O konuda tamamen katılıyorum sana yorumda da dedim, bir çok yazarın önünü açtı. Belki yazmak isteyip de cesaret edemeyene öncü oldu. Buna lafım yok ama konudan ziyarede yazarın yazma şekli beni itti özellikle ilk kitapta, ikinci kitap buna nazaran daha okunur daha içe sinen bir çalışma olmuş.
Silaaa bende yazdım blogumda bu kitabı ama daha farklı şekilde benim en çok dikkatimi çeken. alacakaranlık ile olan benzerlikleriydi. :D
YanıtlaSilBen Alacakaranlık serisini ne okudum nede izledim o yüzden benzerlikleri hakkında bi fikrim yoktu ama bu yazar yapmıştır ya :D:D
SilLisede okuduğum kitaplar genelde bestseller ve seri kitaplarıydı, sınav dönemi araya girince elime kitap zar zor aldım, sonra da biraz klasiklere yöneldim ve bu tarz kitaplardan koptum. Uzun zaman sonra sırf vakit geçirmek için okuduğum bir kitaptı Grinin Elli Tonu, beklentimi de karşıladı. (Üzerine düşünmeden sürükleyen bir kitaptı beklediğim.) Kitabın kalınlığı aynen göz korkutmasın, akıp gidiyor. Ben senin kadar olumsuz değilim ama kitaba karşı. :D Belki uzun zamandır bu tarz kitap okumayınca iyi gelmiş de olabilir bana. Christian Grey'e hayran kaldım diyebilirim. Ana biraz salak evet, ama için işine aşk girince insanların ne denli gözünü karartacağı da malum. Sonu ise olması gereken ve bir yandan da şaşırtan bir sondu. O yüzden sevdim ya ben, güzeldi bence. :)
YanıtlaSil