Yazar: Gülünün Solduğu Akşam
Çevirmen: -
Sayfa Sayısı: 304
Basım Yılı: 1986
Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Yayınları
Tür: Anı , Günlük
Satın Almak İçin: D&R | Kitap Sihirbazı
"Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil" ve daha niceleri. Mamak Askeri Cezaevinde bu çocukların çoğuyla konuşmuştum. Denizle anlaştığımız gibi, tuttuğum notlardan yola çıkarak bir roman yazacaktım. Sorduğum sorularla onları sürekli küçük ayrıntılara yöneltmeye çalışmıştım. Roman, bu ayrıntılardan doğup gelişecekti. Ne yazık ki iş yarım kaldı. Hele belgesel bir roman için elimdeki notların yetersizliğini görünce böyle bir çalışmaya girmekten vazgeçmek zorunda kaldım. Yıllar sonra, bir başka biçimlemeyle, sonunda oluşturabildim bu kitabı. Gülünün Solduğu Akşam, serüven dolu sürükleyici bir roman gibi de okunabilir. Ama acı ve hüzün yüklü bir kitap olduğu da bilinmelidir. Anı, belge, anlatı karışımı bu kitabı dilerseniz bir roman gibi okuyun; yeter ki sizde bırakacağı hüzün kalıcı olsun.
-Erdal Öz-
Herkes ne zaman ölür, elbet gülünün solduğu akşam.
Hayatım boyunca siyasetten , sağdan soldan uzak yaşadım. Benim aksime annem koyu solcudur. Onun sayesinde çok şey duymuş, öğrenmişimdir ancak ne zaman merak edip bir şey sorduğum da bana hep kulaktan dolma bilgilerle öğrenme hiçbir zaman aç araştır öğren demiştir. Böyle böyle okumuş, öğrenmiştim her şeyi.
Gülünün Solduğu Akşam uzun zamandır alınacak/okunacaklar listemde olan bir kitaptı. Sürekli erteledim neden bilmiyorum ama şimdi çok pişmanım. Gerçekten pişmanım.
İnanılmaz bir akıcı dille yazılmış, çarpıcı gerçeklerden oluşan bu kitabı okurken insanın boğazına bir yumru çöküyor ve kitap bitene kadar da o yumru ordan hiç gitmiyor. Hazmedemiyorsun. Şaşırıyorsun, korkuyorsun, öfkeleniyorsun. Yer yer küfür bile ediyorsun.
Kitap okurken okuduklarımın gözümün önünde canlanmasını her zaman sevmişimdir taa ki bu kitabı okuyana kadar. O yapılan işkenceler canlanmasın istiyordum gözümde ama canlanıyordu. Ve o yaşananlar gözümün önünde canlanırken, içinin acımasına engel olamıyor insan.
Bir insan olarak, karşındaki insanın insanlıktan bunca uzaklaşmasını şaşkınlıkla izliyorsun.
Sayfa 209 / İrfan Uçar
İnsan gerçekten hayret ediyordu. Nasıl bir soğukkanlılıktı ki bu insanlardaki (insan demek ne kadar doğru bilmiyorum) komalık edene kadar işkence edebiliyorlardı insanlara.
Kelimeler boğazımda düğümleniyor gerçekten.
Kitabın çıkış noktası Deniz Gezmiş'in Erdal Öz'ü hapishane de görüp ona anılarını, yaşananları yazmasını rica etmesiyle başılıyor. Yaz diyor Deniz Gezmiş yaz ki gelecek nesiller bilsin, görsün.
Biliyoruz Deniz'im, görüyoruz!
Ve o andan itibaren Erdal Öz hepsini tek tek dinleyerek yaşadıklarını yazıyor. Ve bu kitap ile olanları bize sunuyor. Akıl almaz işkenceleri geçiyorum bir kenara bırakıyorum son anlarında bile infaz memurlarının lakayıt tavırları insanı çileden çıkarıyor. Gözlerim dolu dolu okudum her satırı ağlamamaya direndim. Dedim ki onlar onca acı içindeyken bile ağlamadılar. Ama o son mektuplar.. Onları okurken daha fazla tutamadım kendimi. Gençlikleri, yaşamları, gelecek yılları yoktan yere elinden alınan 3 insan, 3 fidan..
Burada ölen yalnızca bedenimdi, ki zaten ölümlüydü,ölecekti. Ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, ölmeyecek yaşayacak.
Sayfa 66 / Deniz Gezmiş
Ölüme bile dimdik gidişleri , hiç boyun eğmeyişleri benim için hep gurur kaynağı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum için teşekkürler..