22 Nisan 2014 Salı

Janne Teller - Ağaçtaki || Kitap Yorumu


Orijinal Adı: Nothing
Türkçe Adı: Ağaçtaki
Yazar: Janne Teller
Çevirmen: Abdulgani Çıtırıkkaya
Sayfa Sayısı: 184
Basım Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: ON8 Kitap
Satın Almak İçin: D&R | Kitap Sihirbazı



"Kızmaya değer şeyler olacaksa, sevinmeye değer şeyler de olacaktır. Sevinmeye değer şeyler olacaksa, demek ki o şeylerin de bir anlamı olacaktır. Ama öyle şeyler yok bu dünyada!" Sesini bir ton daha yükseltip, "Birkaç yıl sonra hepiniz ölecek, unutulacak ve hiçbir şey olacaksınız; onun için, kendinizi buna bir an önce alıştırmaya bakın!" dedi. İşte o an, Pierre Anthon'u o erik ağacından bir an önce indirmemiz gerektiğini anladık. Hayatlarımız niçin sonu gelmez bir anlam arayışı üzerine kurulu? Yaptığımız işleri, verdiğimiz kararları, sürdürdüğümüz ilişkileri sürekli bir anlam terazisinde tartmamız neden? Anlam gerçekten o kadar önemli, adının yansıttığı kadar "anlamlı" bir şey mi? Yoksa toplumca kafayı anlamla bozduk da, bu takıntımızın farkında mı değiliz? Öyle ya da böyle, Danimarkalı bir grup genç, "anlam" denen şeyi feda etmemeye kararlı! İzin vermeyecekleri bir şey varsa, o da "her şey"in "hiçbir şey", "birileri"nin de "hiç kimse" olduğunun kendilerine dayatılması!
Her gün yapmakta olduklarımız, üstünde fazla kafa yormadan sürdürdüklerimiz, bir şey ya da biri olmak için... Ya günün birinde, "Her şey anlamsız," diyen biri çıksa, buna ne kadar dayanabiliriz? Yayımlandığından bu yana tüm dünyada gençlerin büyük ilgisini toplayan ve çeşitli dillere çevrilen romanda, Danimarkalı yazar Janne Teller, naiflikle gerçekliğin arasında, kan dondurucu bir nihilizmin sınırlarında geziyor! 


 Hiçbir şeyin anlamı yok. Zaten epeydir biliyordum bunu. Ama şimdi farkediyorum ki, bir şey yapmanında anlamı yok.


Önce böyle başlayan bir kitap düşünün sonra da sizin için neyin yada nelerin anlam ifade ettiğini. Nedir anlamlı olan , bize anlam ifade eden şeyler? Hayatta en anlamlı şeyler bile hiçliğe kavuşmuyor mu sonunda? İkili ilişkilerin mi anlamı var her türlüsü bir gün bitiyor. Yoksa bir nesnenin mi? O da bir gün verdiğin anlamı bir şekilde kaybetmiyor mu? 
İşte bu sorular yığını kitapta bir anlam yığınına dönüşerek size bir çok şeyi sorgulatıyor.


Ana karakterimiz Pierre Anthon hiçbir şeyin bir anlamı olmadığını anladığı an okulu bırakır ve bir erik ağacının tepesine çıkarak okul arkadaşlarına da hiçbir şeyin anlamı olmadığını anlatmaya çalışır.
Onlara ;  Hiçbir şeyin önemi yok! diye bağırdı. Her şey sona ermek üzere başlar. Doğduğunuz an ölmeye başlarsınız. Her şey için geçerlidir bu. der.
Ancak hiçbiri bunun doğruluğunu kabul etmez. Ve bir çözüm yolu düşünürler ve çözümü bir anlam yığını oluşturmakta bulurlar.
Herkes onun için anlam ifade eden şeyleri bıraktı bu yığına. Kimi çok sevdiği sandaletlerini, kimi çok değer verdiği seccadesini, kimi bekaretini.. Liste uzayıp gitti. Ve sonunda herkes için bir anlam ifade eden yığın oluşturdular. Tüm bunlar Anthon'u bir anlamın olduğuna inandırmak için yapılırken. Anthon bunların hiçbir anlamı olmadığını söyleyerek anlam yığınını görmek istemez.
Pierre Anthon'un düşünceleri kitap boyunca hatta kitaptan sonra da beyninizi kemiriyor. Ve ben ona hak vermeden edemedim. Bu hayatta neyin anlam ifade ettiğini bilmiyor gibiyim. 
Çünkü anlam geçiçi bir durum sanırım. Her anlam günü gelince hiç'in kapısını çalıyor. Her kapı bir gün hiçliğe açılıyor. Çünkü 'son' her anlamı yutuyor.
Yalnız değinmeden edemeyeceğim kitapta beni rahatsız eden bir şey var ki oda yazarın dini olgulara olan saygısızlığı mı desem gamsızlığı mı desem bilemedim. Bir İsa heykeline köpeğin işemesi ve bunun ordakiler tarafından komik bulunması. Müslümanların şiddet yanlısı gibi empoze edilmesi. Hoşuma gitmedi.
Ama insanı düşündüren bir konu işlemesi açısından genel olarak sevdiğim bir kitap oldu.
Ayrıca kitap için ON8 Kitap'a teşekkür ederim.

1 yorum:

  1. Degisik bir kitap okumanizi tavsiye ederim guzeldi yani

    YanıtlaSil

Yorum için teşekkürler..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...