Türkçe Adı: Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Yazar: Jose Saramago
Çevirmen: Mehmet Necati Kutlu
Sayfa Sayısı: 208
Basım Yılı: 2007
Dili: Türkçe
Yayınevi: Turkuvaz Kitap
Adı bilinmeyen bir ülkede, dünya kuruldu kurulalı görülmemiş bir olay gerçekleşir: Ölüm, o güne kadar yerine getirdiği görevinden vazgeçer ve hiç kimse ölmez. Bir anda ülkeye dalga dalga yayılan sevinç çok geçmeden yerini hayalkırıklığı ve kaosa bırakır.
İnsanların ölmemesi zamanın durduğu anlamına gelmemektedir, ezeli bir yaşlılıktır artık onları bekleyen. Hükümetten kiliseye, sağlık kurumlarından ailelere, şirketlerden mafyaya kadar herkes ölümün ortadan kalkmasının getirdiği sonuçlarla mücadele etmek zorundadır. Ancak ölüm, beklenmedik bir kimlikle ve umulmadık duygularla insanların arasına geri döner. Ölüm ve ölümsüzlük karşısında insanın şaşkınlığını, çelişkili tepkilerini ve ahlaki çöküşünü, edebi, toplumsal ve felsefi anlamda derinlikli bir biçimde işleyen José Saramago, geçici olanla ebedi olanı birbirinden ayıran kısa mesafenin meseli sayılacak Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş'u, başladığı gibi bitiriyor: "Ertesi gün hiç kimse ölmedi."
Yazar Ayları etkinliğin de bu ay ki yazarımız Jose Saramago oldu. Kitabın bu kapağını daha çok sevdiğim için Nadir Kitaptan 2. el almayı tercih ettim normalde teslimat diğer kitap sitelerinden farklı olmuyordu. Ancak bu defa sahafın taşınmasına denk geldiğim için tam 20 gün sonra geldi kitabım yine Ekim ayına yetiştiği için şanslıyım sanırım. Bu konuda bir kızgınsam da kitabın güzelliği kızgınlığımı geçirmeye yetti.
Bu kitabı tercih etmemin sebebi konusuydu. Gerçekten ilgimi çekmişti. Ve bunu seçtiğim içinde mutluyum.
Kitap iki bölümden oluşuyor diyebiliriz.
Birinci bölümde yeni yıl sabahı ölüm pılını pırtını toplayıp ülkeyi terk ediyor. Ve ardında bir sürü kaos bırakıyor. Düşünsenize, bir sabah uyanıyorsunuz ve artık kimse ölmüyor. Yaşamı çok seven biri olmadığım için hiç ölümsüzlük hayali kurmadım ama bunu yapanlar azımsanmayacak kadar çok ve bu kitap onlara bir cevap niteliğinde. Ölüm zincirin önemli bir halkası ve o halka kırıldığında neler yaşarız, neler olur tek tek önümüze seriyor Saramago. Ölümsüzlük derken tabi bu dizilerdeki gibi genç kalarak ölümsüz bir hayat değil. Yaşlanıyorsunuz hayat olduğu gibi devam ediyor, kaza yapıyorsunuz paramparça oluyorsunuz ama yine de ölemiyorsunuz. Tabi önceleri ölümsüzlük herkese hoş gelse de bir yerden sonra büyük kaos oluşuyor. Devlet dehşete düşüyor.
İkinci bölümde ise ölüm verdiği dersten sonra geri dönüyor.Ve ölümü gelip de ölemeyen onca insanı alıp götürüyor. İnsanlar sevdiklerini kaybettikleri için ne kadar üzülseler de bir yandan da işler yoluna girdiği için kırık bir mutluluk duyuyorlar. Ancak ölüm artık eskisi gibi değildir, değişmiştir. Şöyle ki artık eceli gelenin canını pat diye almak yerine kendisine 8 gün önceden bir zarf yollayıp haberdar ediyor. Yani çoğumuzun aklından geçen 'keşke öleceğimiz günü bilsek' düşüncesine ışık tutuyor yazarımız burada. İnsanların o zarfı aldıktan sonra neler yaşadığını ayrıntılarıyla okuyor ve sonunda iyi ki öleceğimiz günü bilmiyoruz diye şükrediyoruz en azından ben öyle yaptım. Son olarak ölümün birine yolladığı zarf sürekli geri dönüyor ve ölüm bunun kim olduğunu merak ederek ete kemiğe bürünüp kadın oluyor. Ve ölmeyen adamı ziyarete gidiyor. Ancak bundan sonra işler biraz karışıyor. Çünkü; kadın yani ölüm adama aşık oluyor ve adamın zarfını yakıp insan olarak yoluna devam ediyor.
Ve sonunda, "ERTESİ GÜN KİMSE ÖLMEDİ."
Sonu biraz kafa karıştırıcıydı açıkcası. Ölüm, ölmeyen insan erkek diye mi kadın olmayı seçti yoksa başka bir mesaj mı var altında çıkaramadım. Ama sonunda görüyoruz ki duygular sandığımızdan çok daha kuvvetli.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş benim okuduğum ilk Saramago kitabım oldu ve sevdim diyebilirim kendine has bir uslubu var.
Ancak noktalama kullanımı, paragraf azlığı ve konuşmaların iç içe geçmiş olması azıcık sıkıntı yaratıyor okurken.
Altı Çizili Cümleler:
- İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz. (Kehanetler Kitabı)
- Hayat böyleydi işte, kaşıkla verir verir sonra bir gün kepçeyle verdiklerinin tümünü geri alırdı.
- … yaşam, enstrümanları akortlu da olsa akortsuz da olsa, devamlı çalan bir orkestradır…
Bu kitabı Yazar Ayları'nda okuyup da beğenmeyen yok. Ben de hemen alınıp okunacaklar listeme ekledim :)
YanıtlaSilKonusu çok farklı ve güzel ondan sanırım:)
SilŞimdiden keyifli okumalar^^
bu kitapla ilgili bir iki şey okudum ama beni okumaya ikna eden sizin konu anlatımınız oldu... cidden merak ettim...okumam şart!?!&%/
YanıtlaSilEğer faydalı olduysa ne mutlu bana:)
Silkesinlikle oldu :)
SilÇok sevindim, şimdiden keyifli okumalar :)
Siltamda bu kıtabı okurken yorumunuz ılgımı cektı.bende begenerek okuyorum ve sonunu merak eıdyorum
YanıtlaSilBen de yeni başladım, gerçekten güzel bir kitap. Buradaki yorumlar, kitabı daha da fazla merak etmeme sebep oldu. Teşekkürler.
YanıtlaSilYa sen direkt kitabı anlatmışsın ama sonunu dahi yazmışsın şimdi benim bu kitabı okumamın ne anlamı kaldı? Sonunda ölümün bir kadın formatında gelip bir adama aşık olacağını falan hepsini biliyorum artık. Anlatırken arka kapak yazısının dışına çıkmasan daha iyi olacaktı. Keyfim kaçtı.
YanıtlaSil