14 Haziran 2014 Cumartesi

[GKK Blog Tur] Mike Carey - Hayaletin Gölgesi | Kitap Yorumu + Alıntılar




Orijinal Adı: The Devil You Know
Türkçe Adı: Hayaletin Gölgesi
Seri: Felix Castor #1
Yazar: Mike Carey
Çevirmen: Alp Levi
Sayfa Sayısı: 463
Basım Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Elf Yayınları
Tür: Fantastik, Paranormal
Satın Almak İçin: D&R | Oku Oku


Felix Castor serbest çalışan bir şeytan çıkarıcı,
Londra da onun çalışma alanı.
İyi bir hayalet katili,
müşteriye dilediği fiyatı çekebilir
ve hayatın tadını çıkarabilir.
Ama şöyle bir risk var...
Er ya da geç, kendisi için çok
güçlü bir ruha meydan okuyacak.
Castor, bu kötü şöhretli kariyerden kurtulmak isterken,
Londra'nın karanlık kalbindeki bir müzede,
basit bir hayalet avcılığı görevini kabul eder.
Ama son derece basit bir şeytan çıkarma görevi,
hızla Castor'u İlk Kim Öldürecek Şovu'na
dönüşmeye başlar.
İblisler ve hayaletler büyük ödülün peşinde.
Bu sorun değil.
Castor ölülerle başa çıkmayı bilir.
Onun tepesini attıranlar, hayatta olanlar...


Hayaletin Gölgesi nerdeyse yayın hakları alındığından beri tur için beklediğimiz bir kitaptı. Ve o gün gelip çattı! Kitabın adına bakınca ne kadar korkunç bir kitap beklesem de bu Felix Castor'un kişiliği ve espiri anlayışı sayesinde yerle bir oldu. Korkmak yerine gülüp eğlendim.
Felix insanlardan çok ruhlar yani hayaletler ile içli dışlı biri ve o bir şeytan çıkarıcı. Şeytan çıkarıcı ve hayalet avcısı deyince benimde çoğu insanlar gibi aklımda Winchester kardeşler gelse de Felix Castor onlardan biraz daha farklı.


Para ihtiyacını karşılayabilmek için Felix çalışması gerektiğinin farkında ancak hayalet işlerinden elini eteğini çekmiş durumda. Ve çıkış yolu olarak ilizyonistliğe soyunuyor ancak bir doğum günü partisinde yaptığı gösteriyi eline yüzüne bulaştırınca -ki bana kalırsa yaptığı gösteri takdire şayan olsa da içinde bulunduğu yaş grubuna hitap etmiyor- aldığı şeytan çıkarma teklifi reddetmesine rağmen aklını kurcalar oluyor.
Ve sonunda çıkarlar doğrultusunda Bennington Arşivi'ndeki işi kabul eder ve kitapta hareket bu iş ile beraber başlar. Felix’in şeytan çıkarma işleminde kullandığı ve kötü ruhları kendini bağlayıp onlara tuzak kurarak ölmelerine neden olan flüt arşivdeki hayaleti etkilemez . Felix flütü kullandıkça hem kendi hem de arşiv çalışanları zarar görmeye başlar.  Felix Castor vazgeçmek yerine hayaletin peşinden gittikçe arşivde hayaletin nereden geldiğini öğrenmesine neden olacak dosyaların ortadan kaybolduğunu fark eder. Felix Castor araştırmaktan vazgeçmez ve ipuçları onu arşiv çalışanlarından  birinin olaylarla ilgili olduğu sonucuna ulaşır. Dürüst olmak gerekirse daha ilk andan o kişinin kim olduğunu tahmin edebiliyorsunuz.
Kitapta daha çok ilgimi çeken şey ise şeytanlar, hayaletler şöyle dursun, succubuslardı! Lost Girl fanatiği olarak succubuslara ayrı bir ilgim olduğundan benim için kitap daha ilgi çekici bir hale gelmişti.
Kitabın konusu kesinlikle güzeldi ancak dili çok ağırdı kitap çok yavaş ilerliyordu. Bu arada betimlemeden nefret eden biri olarak kitapta çok fazla betimleme vardı ve buda kitabın gereksiz uzamasına sebep olmuştu.
Bunun dışında yazarın espirili dili eğlendirip gülse de ben daha gerilim dolu bir kitabı tercih ederdim tabi bu biraz da tercih ve zevk meselesi yazarın uslubuna bayılanlarda olacaktır eminim.
Felix Castor'un hayaleti alt edip edemediğini merak ediyorsanız kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Fantastik ve komedinin beraber nasıl olduğunu merak ediyorsanız kitabı daha çok öneririm.



  Zalimlik, bazen saklanmış nezakettir. Acı en iyi öğretmendir bazen. Bazen, paçayı kurtarmanın sınırını öğrenmek zarar getirmez insana.

 Hayaletleri gün ışığında görmek zordur, ama hem çok tecrubeli, hem de çok duyarlıyım.
 Hayaletler, lunaparktaki aynalardaki yansımalar gibidir. Geçmiş duygularının çarpık yankılarıdır. Son kullanma tarihleri çoktan geçmiş olmasına rağmen etrafta gezinirler.

 Bir çizgi vardı. Her birimiz o çizgiyi sadece bir kere aşabilecektik ve sonra hepimiz aynı yöne gidecektik.

Hiçbir şey yazmayan, ama bir şeyleri silmekte usta bir parmak gibiyim.


 Ve ben ne zaman bir hayalet öyküsü duysam, nabzım vites atıyordu. Matkap gibi. Bir daha çıkamayacağım kadar derine saplanmıştı.

 Hayaletlerin çoğu içlerine kapanıktır ve onları beslemeniz veya arkalarından temizlik yapmanız gerekmez.

Dipnot: Succubus nedir?
Succubus, karşı cinsin rüyasına girerek onun enerjisiyle beslenen bir iblistir.
Eğer rüyasına girdiği kişiden hoşlanırsa zamanla saplantı haline getirir onu her şeyden korurmuş. Aynı şekilde İncubus denen yaratıkta erkek versiyonudur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum için teşekkürler..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...